Anne
Annem, anneler… Toprak neyse, anne de benim için o… Hep veren, tükenmeden veren, yetiştiren, büyüten, gölge eden, yemeyip yediren… O güzel ninnileri bizlere söyleyen, gecenin bir vaktinde uyanıp, çocuklarının
üstleri açık mı, diye bakıp üstümüzü örten… Kollarıyla beni sarmasını, o sıcaklığını nasıl da özlemişim!.. “Of” bile demedim ona, duasını aldım ya, buna seviniyorum. Anne on çocuğa bakarmış da, on çocuk bir
anneye bakamazmış, derler. Keşke olsa da başköşede oturtsam… Dualarım bütün anneler için… Onunla tekrar beraber olacağıma inanıyorum. Anne sevgisi kutsaldır.
Yazmak
Düşündüğümü, hissettiğimi yazmak acayip rahatlatıyor. Başım ağrıyordu, yazmaya başladım, geçti. Kendime ait olanı yazıyorum; yalın ve katıksız… Yazmam için ille de belli kurallara uymam mı lazım?
Eğer şu anı anlatabilirsem yeter bana. Ben neden yazıyorum? Geleceğimin farklı olacağından korktuğum için mi yazıyorum? Çocuklarıma hatıra bırakmak için mi yazıyorum?
Eğer yazarsam, kaynak olarak kullanabileceğim bir defterim olacağını ve daha iyi konuşacağımı düşünüyorum.
Olabilir…
Tartışma 1
Tartışma, kişinin beyin değerini ortaya koyar. Tartışırken gösterilen yerinde ataklar ve akıl yürütmeler, bunun göstergesidir. Tartışırken, dinlemeyi bilmek, karşımızdakinin fikirlerine saygı göstermek gerekir.
Bazıları, fikirlerini kabul ettiremeyince, kaba söz kullanmaya ve sesini yükseltmeye kalkar. Yumruk atanlar bile vardır. Bazıları ise laf kalabalığı yapar, konuyu saptırır, boş konuşur.
Tartışmayı, hoş bir muhabbete dönüştürebilirseniz, bundan büyük keyif alırsınız. Tartışmanın keyif vermesi, dağarcığın boş olmamasına bağlıdır. Karşılıklı bilgi alışverişi haline dönüşmesi, tartışmayı üç boyutlu hale getirir.
Tartışma 2
Sadece bir kişiyi dinlemek, o ne diyorsa öyledir, demek yerine, tartışma ortamını yakalamak ve fikir bazında çatışmaya girmek daha güzel. Her konu hakkında akıl yürütüp karşılıklı konuşmak, saygılı olup konuşarak tartışmak… Beni eleştirmelerini isterim, fikrime ters düşeni de dinlerim, doğru bildiğimi söyler, ondan sonra susarım. İnandığım, başkaları ile hemfikir olduğum konuda inat ederim. Lakin karşımdakinin ille kabul etmesini beklemem.
Çanakkale
Şehâmet, zekâ ve akıllılıkla birlikte olan cesaret demektir. Türkçede bugün böyle bir kelime yok. 18 Mart 1915 Çanakkale’de savaşan zabitimiz, küçük zabitimiz onbaşı ve tüm neferimiz hepsi birer şehâmet timsali idi.
Bugün, Çanakkale Savaşı’nın 86’ncı yılı… Çanakkale’yi “geçilmez” yapanların hepsinden Allah razı olsun. Saygıyla anıyorum.
Kızlarıma Diyebileceğim
Mutluluğu ailenizin yanında arayın! İzm’lere aşırı uçlara dalmayın. Hayat bir dengedir. Her halükârda dengeli olmak zorundasınız. Toplumdaki yerinizi aldığınızda;”Ben nasıl çevreme faydalı olabilirim?” sorusunu kendinize sorun. Muhakkak ki faydalı olabilmek için ekonomik durumunuzun da iyi olması gerekir, ama fikir bazında da faydalı olabilirsiniz. Hoş görülü olun, gıybet etmeyin, yalan söylemeyin, iyilik yapın! İyilik yapmak insan erdemini yüceltir. Eğer mümkünse kendinize has bir şeyler üretin! Sizi aşağılamalarına, hor görmelerine asla izin vermeyin! Bir işiniz olsun veya iyi bir ev hanımı olun! Sağlığınıza dikkat edin! Ve inşallah iyi bir eşiniz olur!
Prizren 1
Prizren’deki Sinan Paşa Camisi’nin ezanını duyarım. Prizren Kalesi ne kadar yüksek olursa olsun, bu kadar uzaktan görünmez, fakat ben buralardan görürüm. Prizren’in dar sokaklarında dolaşırım. Bistrica’nın (şehrin ortasından geçen dere) sesini duyarım. Hasreti, tâ içimdedir, derinlerdedir. Yüreğim özlemle sızlar. Bazen derinden ah çekerim.
Not: Nadir Kitap’tan alabilir veya mesaj atıp isteyebilirsiniz.